eve gelmişim.

öğrenci olduğunu eve geldiğinde daha çok anlamanın garipliği, gece dolabı açıp da ''anaaa yiyecek var'' tepkimi verişim, kahvaltıyı kahveyle yaptığım anları daha ilk kahvaltıda koca bir salatayla unutmam, 2 hafta boyunca şipşak yemeklere, kirlenen kıyafetleri yıkama,yıkatma derdine son. her pazartesi hesabıma yatırılacağını bildiğim harçlığım olmadan ''anne para versene dışarı çıkcam'' demek ne değişik gelmekte. daha ben alışaduruyim bu yeni düzene midemin boş durmadığı evdeki ilk günde böylece bitsin. keşke babam da olsaydı ama.

before sunrise.


"Daydream delusion
Limousine eyelash
Oh, baby, with your pretty face
Drop a tear in my wine glass
Look at those big eyes
See what you mean to me
Sweetcakes and milk shakes
I am a delusion angel
I'm a fantasy parade
I want you to know what I think
Don't want you to guess anymore
You have no idea where I came from
we have no idea where we're going
Lodged in life
Like branches in the river
Flowing downstream
Caught in the current
I carry you
You'll carry me
That's how it could be
Don't you know me?
Don't you know me by now?"

örtünün altından, elektriği olmayan bir bardan.

*yumruk yumruğa edilen kavgaları unutmuşum, önceden ne güzeldi kişisel özelliklerine saldırmadan hiç düşünmeden sade ve sadece bilek gücüne, kendine güvenirdin. çok fikrim yok doğrudur en son böyle kavgamı da ortaokulda yapmışımdır heralde ama olsun karşımdakinin sadece bencilliğine ve bazı kişisel özelliklerine saldırabildiğim bir kavga ne kadar saçmalayabiliyor daha yeni farkına vardım.
*insanları görmemeye alıştım ve kısa süre içerisinde insanları da benim gibi gördüğünü düşündüğümden her insanın içine gircekmiş gibi bakmam kötü sonuçlar doğurcağını hissediyorum. gözlük almayı hala neden istemiyorum?
*bu teyzeyi sevdim mi sevemedim mi niye anlayamadım hala, halbuki lastfm kullanan birisi olarak son yedi gün içerisinde en çok dinlediğim 3. kişi olmuş. hala kararsızım. işsizliğim güçsüzlüğüm sonunda beni bu hale sokacaktı, başardım mutluyum ve huzurluyum.
*suriye pasajı, ne güzelmişsin. 5. kat ne de değerliymişsin. o rezilliğin, o başıboşluğun, o zıplasam sanki tüm binayı titretebilecek korkusunu bize sunman ne güzelmiş. o balkona gideceğim ve bir daha bir daha sigara içeceğim aşşağıyı izleyeceğim başım dönesiye kadar yükseklik korkum varmış diyesiye kadar. tekrar, tekrar.

*bilinçaltımın ve alkolün karışımından çok korkmaya başladım. ben yapmazdım böyle şeyler.

07





amaçsızım, ama sadece ''bazen''

ver elini tatil.

finaller biter, üstüne çok özlediğim az da olsa özlem giderdiğim kar gelir, yapacak çok da şey kalmamıştır. bu his ne güzelmiş, rahatlık.

my name was Salmon; like the fish.

''inside the snow globe on my father's desk, there was a penguin wearing a red-and-white-striped scarf. when i was little my father would pull me into his lap and reach for the snow globe. he would turn it over, letting all the snow collect on the top, then quickly invert it. the two of us watched the snow fall gently around the penguin. the penguin was alone in there, i thought, and i worried for him. when i told my father this, he said, ''don't worry, susie; he has a nice life. he's trapped in a perfect world.''





evet yasal değil farkındayım. yasal neyim var sorusuna çok yüklü bir liste de hazırlayamam. telefona gelen o mesaj ''torrent'e düşmüş'' ü gördükten sonra gecenin hızla bitmesini benden fazla kimse istememiştir heralde. on dakikada koşa koşa odaya gelişim,  ''lovely bones torrent'' yazıp da yüzlerce cevap almamdaki mutluluk, paha biçilemez.
kitabı okuyup, ikinci defa, üçüncü defa okuma isteği oluştuktan; fragmanını artık hergün izlemekten ezberlemem ve ayrıca bir buçuk iki yıldır bu anı beklemem bence bu yasal olmayan hareketi yapma hakkı vermekte. aşırı derecedeki beklentim büyük ihtimalle hayal kırıklığımın sebebi olacak ama vizyona girdiğinde de ''yeni aldığım gözlüklerimle artık gören bir insan olduğumdan'' onlarca defa gideceğim sinemaya söz sana peter jackson.

Edit: yuh diyorum, bu kadar mı beceriksizsin, bu kadar mı hayal gücü yoksunusun. neyse

üniversitelerin websayfaları sorunsalı.

adamlar uğraşmış domaindir nedir adını bilmem almış her şeyini ama 2-3 adres yazmakta ya da bunları bulmayı kolaylaştırmada hiç işimize yarayacak şeyler yapmamış. gecenin bu yarısında şimdi itü yü arasam saydırsam kim bana haksızsın der! tabi açacak biri bulunursa. hangi kampüsünde ne var ne yok bi yazsan da bizi böyle sinirlendirmesen e güzel okul.

gelen kutusu-02:02

bir inanç seni hayata bağlar, hangi inanç olduğu önemli değil. sana güç verir yalnız olmadığını hissedersin. ona sığınırsın. tıpkı çocukların korktuğu zaman annelerine sarılması gibi. dogmatik olmak her zaman kötü değil. açıklanamayan şeyler her zaman yanlış değil. hislerini anlatamazsın sadece sen bilirsin ya da acıyı sadece sen hissedersin. inanmak istemezsen herhangi bir inanca kimse seni ikna edemez sen gerçekten istersen o inanç sana varlığını hissettirir.

gereksiz derslerden sola dön.

*saatlerce boğaziçi tarihi'ni anlatan adamları niye izliyoruz ki sanki
*ne biçim derstir ki bu sınavda bunlar çıkacak
*herbiri 1'er saatten 11-12 video
ne güzel.
-3final geçti gitti mutluyum huzurluyum derken kötü yerden vurdu bu ders.

*bebek'e inen yılanlı yolda önceden katırlar geçermiş
hmmm.

06



insanlar bakıp gitti sana, ona.



pek farkı yoktu aslında senden öncesinin de sonrasının da
yardım mı etmek gerekirdi
sadece izlemek mi gerekirdi
haber mi vermek gerekirdi
sosyologlar sadece sizi anlatmakla yetinmeli mi
düşünmüştüm de, yüzüme çarpmamıştı bugünkü kadar
çok korktum insanların duyarıszlığından
geçip görüp de bakmamalarından
hissetmemelerinden
sonra buz pistine geçmelerinden
yapmamız gereken bu değil demek nereye kadar
göstermek gerek
bunlar da var
alıştıkları için ölüye bile bakmayanlar var
gösteri mi ne bu diyenler de var
söylemek gerek
böyle insanlar da var
suçlu değilsiniz
bu düzene alışmış yetişmişsiniz
ama suçluyuz
bu düzene dur demeyerek
bu düzeni herkesin gözüne sokmayarak